
28 Şubat 2009 Cumartesi
Changeling

27 Şubat 2009 Cuma
Bride Wars

24 Şubat 2009 Salı
Elegy

23 Şubat 2009 Pazartesi
Umut, Hayat akan bir sudur
Everest Yayınlarından çıkan Ayşe Kulin'nin son kitabı Umut gayet sürükleyici ve değişik bir aile ansiklopedisi. Tek bir aile soyağacı yerine anne ve baba geçmişini ayrı ayrı göstererek anlama kolaylığı sağlamış Kulin. Geleceğine güzel bir armağan da sayılan kitap yormadan, çizgisini bozmadan, kişilerin iyi anlatımı ile kitabı yazanı bilmeyen biri Ayşe Kulin tahminini rahatlıkla yapabilir. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş yapan ülkenin sürgündeki bir vekili ve bu vekilin geniş ailesinin yeniliklere ayak uydurması, yaşadıkları burjuvazinin getirdikleri, kadınlara tanınan hakların genişleyerek, bu konunun halk görüşü. Yer yer vatan sevgisinin dile getirildiği romanda Ermeni asıllı büyük enişte Aram ile büyük teyze Sabahat arasındaki büyük ve yenilmez aşk. Bu aşka gösterilen tepkiler, aile kavgaları, evde yaşanan komik olylar ve Ayşe'nin doğumu . Genel anlamda okunması gereken güzel bir kitap.81. Oscar ödül töreni
En iyi kadın oyuncu: Kate Winslet (The reader)-İzleyip de beğenmediğim ödüllük bir performans sergilediğini düşünmediğim Penolope ödül alması hoş olmadı bana kalırsa.

- The Curious Case of Benjamin Button'nın hakkını yediğini düşündüğüm bir ödül olmuş bu. Milk filminin adaylıkları bile beni şaşırtmıştır.
En iyi kostüm tasarımı: The Duchess (Micheal O'connor)
En iyi orijinal şarkı: Slumdog Millionaire ( a r Rahman - jai Ho)
En iyi ses miksajı: Slumdog Millionaire (Ian Tapp, Richard Pryke, Resul Pookutty)
En iyi ses kurgusu: The Dark Knight (Richard King)
En iyi görsel efekt: The Curious Case of Benjamin Button (Eric Barba, Steve Preeg, Burt Dalton, Craig Barron)
En iyi animasyon: Wall-e (Andrew Stanton)
22 Şubat 2009 Pazar
Güncem
21 Şubat 2009 Cumartesi
Kurbağalar
Türkiye'de dul kalan kadına bakışı tüm açıklığı ile anlatan bir film Kurbağalar. 1985 yılında Trakya'nın Sultaniçe köyünde çekilen filmin yönetmeni Şerif Gören. 1986 Sinema Yazarları En İyi 10 Film Seçimi En iyi 4. Film, 1986 Nantes Film Festivali Birincilik Ödülü ve 1986 Antalya Altın Portakal Film Festivali Birincilik Ödülü gibi ödüllerin sahibi filmin başrollerini Hülya Koçyiğit ve Talat Bulut paylaşmaktadır.Çıplak Vatandaş
Ülkemizde değişen hiçbir şeyin olmadığının kanıtı olarak Çıplak vatandaş filmini örnek gösterebiliriz. 5 çocuk babası dar gelirli memur İbrahim'in tüm iyimserliği ile hayata bakışını izliyoruz ilk önce. "-Otobüse zam geldi. Olsun benzine zam gelince. -Tüpe zam geldi. Olsun Allah'ın arabı gaza zam yapınca tüpçü neyapsın. -Bir çocuğumuz daha olacak. Olsun Allah onun da rızkını verir." gibi cümleler ve güleryüzü İbrahim'in genel mizacını çok iyi çizen bir Şener Şen . İbrahim 5. çocuk haberiyle kemerleri biraz daha sıkar ve kullandığı sigarayı bırakır, işyerinde çay içmez ve öğle yemeklerini yemez. Görür ki yine de zamlar karşısında ayakta duramaz. Bu andan itibaren İbrahim hafiften kafayı oynatmaya başlar. Asılacak kadın filmini de yöneten Başar Sabuncu'nun ilk filmidir ayrıca Çıplak vatandaş. Halen yaşanan geçim sıkıtısı sebebi ile modası geçmeyecek filmlerdendir.
Bach ile haftasonu
Double Concerto in D Minor for Violins Second Movement (Children of a Lesser God-1986)
Adagio from Sonata 3 for Cello and Piano (Truly, Madly, Deeply-1990)
Aria da Capo (Hannibal-2001)
Jesu, Joy Of Man's Desiring (Meet the Parents-2000)
Toccata And Fugue In D Minor (The Aviator-2004)
19 Şubat 2009 Perşembe
Boynu Bükük Küheylan

Anna Sui koleksiyon
Anna Sui yine çok güzel kıyafetlerle ağzımın suyunu akıttı. Çizmelerden, saçlardaki aksesuarlara, etek uçlarına, renklerin canlılığına ve bence en önemlisi muhteşem desenli çoraplarına kadar eksiksiz ve feminen bir kolaksiyon olmuş.



Meraklılar ışıl ışıl fotoğrafları büyütüp incelemeliler. Hatta satın almak için;
Harvey Nichols- Istanbul +90.212.319.11.55V2KVakkorama - Istanbul +90.212.481.6300
17 Şubat 2009 Salı
Miao
Çin'de bulunan bir kasaba Miao. Gidip görmüş gibi konuştuğuma bakmayın sadece fotoğraflardan aşinayım buraya. Belki bir gün giderim yeşile doyarım, sakinliği ruhumu alır ejderhalarla seyre götürür diye bekler dururum. 

16 Şubat 2009 Pazartesi
Aşk tutulması

Yönetmenliğini 2 Süper Film Birden filminden de hatırlayacağımız Murat Şeker'in yaptığı filminin başrollerini Tolgahan Sayışman ve Fahriye Evcen paylaşıyor. Keyifli vakit geçirmek için izlenmesini tavsiye ediyorum.
Namuslu

15 Şubat 2009 Pazar
4th Estate
Çok beğendiğim bir animasyon.
14 Şubat 2009 Cumartesi
Yüzyıllık Yalnızlık
Kitap dönüp dönüp bakacağınız bir soyağacıyla başlar. Hikaye ilerledikçe kafanızdaki nesiller yerli yerine oturur ve tüm olayların içinde buluverirsiniz kendinizi. İlk olarak tanık olduğum en sağlam karaktere sahip Ursula'yı gözümde canlandırmakla başladım işe. Sonrasında kızı, mavi ölüm ile konuşabilen Amaranta'yı... Toprak yiyen Rebecca şekillenirken masumluktan uzak, bencilliğe yakın kemikli bir yüz oluştu zihnimde. Tam 4 nesil bir sürü Arcadio ve Aureliano peydahlanır, bunların çoğu delidir yahut normal değildir. Hepsi tek tek incelenir ve tane tane bilgiler verilir hayatları hakkında. İşte bu noktalarda kafa karışıklığı had safhaya ulaşır... 12 Şubat 2009 Perşembe
Der-i saadet Edirne
Selimiye Camii


II. Bayezid Külliyesi
Kırkpınar
Karaağaç
Meriç
Edirne'ye mutlaka gidin ve orayı görün arkadaşlar. Emin olun hiç yorulmayacaksınız.
11 Şubat 2009 Çarşamba
Slumdog Millionaire
* Spoiler
Film bir tokatla başlar ve o andan itibaren çok hızlı, kesintisiz, bazı bazı güldüren, çoğunlukla drama bürünerek biter. Jamal Malik ve ağabeyi Salim, Mumbai'nin kenar mahallesinde oturan haşarı iki kardeştir. Kardeşliklerini pekiştiren olay müslümanlara karşı çıkan ayaklanmada annelerinin ölmesi ve iki kardeşin hayatlarını idame ettirmeye çabalamaları, yer yer birbirlerine olan bağlarının sınanan gücü film boyunca ön plandadır.

Çok üstünkörü oldu değil mi? Baştan alalım o halde. Cahilliği her halinden belli olan çaycı Jamal "Who wants to be a millionaire?" yarışmasına sevdiği kız Latika'nın onu tv'de görüp nerede olduğunu bilmesi için katılır. Katılır fakat yaşamı boyunca dürüstlüğü ve çevresine olan dikkati sebebi ile yarışma sırasında çıkan soruları bilir, son soru öncesi zamanı dolar ve yarışma sunucusu tarafından hile yaptığı iddasıyla tutuklanır. Polis tarafından sorguya alınan Jamal soru hanesi altına tek tek yaşadıkları ile cevap verir. İşte film tam burda başlar.

Annelerini kaybeden Jamal ve Salim çöp toplayarak yaşamaya çalışırlar ve artık yanlarında bir de Latika vardır. Bir gün çöplüğe bir adam gelir ve film burda başlar.(!) Kimsesiz çocukları dilendiren adam Salim'in katı yürekliliğinden ve şiddete eğiliminden yararlanmak ister ve onu diğerlerinden ayrıcalıklı kılar. Önünde küçük çocuklara uyguladıkları fiziksel şiddetten Jamal'in de payına düşeceklerin olduğunu sezen Salim, Jamal ve Latika ile kaçmaya başlar fakat Latika yeterince koşamaz ve geride kalır. Yıllarca sürecek ayrılıktır bu. Yıllarca denilen senelerde trenlerde seyahat ederek, her türlü işi icra eder iki kardeş. Para kazanırlar, hırsızlık yaparlar ve büyürler. Jamal artık içinden bir türlü atamadığı Latika'yı aramak ister ve Latika'yı bir genelevde bulur. Yaşanan olaylar sonucunda Salim gelecekte işleyeceği cinayetlerin ilkini işler ve kardeşlerin yolları ayrılır. Yarışmadan kısa bir süre öncesine kadar birbirlerini aramazlar. Salim, mafyanın pis işlerini yaparken, Latika mafya liderinin kapatması olur. Jamal ise çaycılık yaparak hayatta kalır.

Yarışma boyunca her sorulan soru ile Jamal'in hayatı yeniden başlar. Bir çok paragraf yazabilirim sizlere yine yine başlayan bu film hakkında, fakat ne kadar hayal edileceğinden emin değilim. Danny Boyle, muhteşem bir Hindistan gösteriyor bizlere. Fakir, kalabalık, pis, cahil, gelişmemiş bir Hindistan. Bunun yanında doyulamaz renklerle, coşkulu, mutlu bir Hindistan. Danny Boyle büyük bir yönetmen sayın okuyucu. Kamera, ışık, kostüm, oyuncu seçimi enfes. Birbirleri ile benzer, detayların özenle belirlendiği 3 ayrı kişinin bir karakteri oynadığı ender filmlerden.
Bnunların yanısıra Dev Patel'in gözleri, bakışı, duruşu ne kadar varoş ve ezik olduğunu söylese de ukalalığı ve dikkati ile bir o kadar zeki olduğunu anlatıyor Jamal'in. Freida Pinto Latika'nın yaşadıklarını öyle iyi bellemiş ki Jamal'in o bataktan kurtulma çabası karşısındaki umutsuzluğu ve umutsuzluğa verdiği olağan tepkiler çok hoşuma gitti. Filmin bitiş jeneriğinde o alışıldık Hint ezgileri ile dans etmeleri sürpriz oldu bana. Öyle hoş ki Danny Boyle'un yönetmenliğini yaptığını bilmesek bu filmin İngiliz bir yönetmen tarafından çekildiği gerçeğini kabullenmek zor olabilirdi.

İkinci kez izlemeye değer filmlerden.
10 Şubat 2009 Salı
The Curious Case of Benjamin Button


Miss Sixty
Birincisi; önü açık botların rengi ile çanta renginin tezatlığı, jean pantolon ile gömlek ve çanta renginin uyumu, pantolon paçasının orantılı kısalığı göze çok hoş görünüyor. Fakat en çok beğendiğim detay cep delisi olmam sebebi ile pantolon cepleri oldu. 
Şifon, kısa şort, topuklu terlik yahut ayakkabı, abartısız bir tişört, bu yılın trendi büyük bilezik, bakımsız saçlar. Pantolon paçalarındaki desenler bu kadar güzel olmak zorunda mıydı? Aynı desende sergilenen bir etek, bir elbise, dar bir pantolon olsaydı bu kadar biçimli durmazdı diye düşünüyorum. Tabi en büyük etken ise paçaların bilekte büzülmüş olması.
Yeşil ile kırık parlak beyaz uyumu, hareketli kumaş pantolon, küçük büstiyer, şifon gömlek ve tabii ki büyük bilezik.
8 Şubat 2009 Pazar
Reggae bile yaparım
7 Şubat 2009 Cumartesi
Handel ile haftasonu

Halle kentindeki Handel Müzesi'ne buradan bakılabilir.
Anketçi

5 Şubat 2009 Perşembe
Alexander McQueen
4 Şubat 2009 Çarşamba
DAY2009

Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), 2009 yılını, Galileo Galilei ’nin teleskopla yaptığı ilk gökyüzü gözleminin 400. yıldönümü olması sebebiyle Dünya Astronomi Yılı ilan etti. UNESCO bu çağrıya ortak oldu ve Birleşmiş Milletler, 2009 senesini Dünya Astronomi Yılı olarak kabul etti.
2009 Dünya astronomi yılı broşürü için bu linkten, 2009 gök olayları yıllığı için ise buradan gerekli .pdf dosyalarına ulaşılabilir.
2 Şubat 2009 Pazartesi
Yes Man
Jim Carry'nin son filmi Yes Man 3 yıl evvel kendisinden ayrılmış karısının ardından bunalımında yaşayan, zamanla içine kapanmış, kendini hayattan soyutlamış ve kendisine sunulan seçeneklere "hayır" demeyi farkında olmayarak huy edinmiş Carl adında bir adamın hikayesi. Film Carl'ın hayatını değiştiren, herşeye "evet" demeyi görev bilen bir tarikatın seminerine katılmakla başlıyor. Bu (herşeye evet demek) Carl için bir süre zor olsa da sonrasında pozitifliğin hayatı iyi yönde değiştirdiğine tanık oldukça herşeye, her teklife "evet" demekte bir sakınca görmüyor ve durumu abartıyor. Kişinin kendi kendisini koşullandırması durumunu Jim Carry çok iyi yansıtmış. Herhangi bir durumda "hayır" cevabını verdikten sonra yaşadığı panik duygusu, "muhakkak bir müsibet gelip beni bulacak" düşüncesi ile belayı üstüne çeken Carl, aynı durum karşısında "hayır"'ı "evet"'e çevirerek bilinçsiz biçimde olayları verdiği bu iki yanıta bağlıyor.
Film tabii ki sadece Jim Carry'den yani Carl'dan ibaret değil. Carl'ın patronu banka müdürü asosyal insan Norman'nın (norm) hayata karışabilmek adına verdiği saçma sapan ev partileri; nedir bunlar? Mesela Harry Potter tribute partisi, 300 Spartalı gecesi gibi... Norman (Rhys Darby) ve Carl'ın birbirlerine Norm ve Car (Kankalık emaresi) diye hitap etmelerindeki samimi olma çabası. Carl'ın berbat bir müzik grubu solisti olan Allison'a aşık olarak onunla sabahın bir körü jogging yapmak için çabalaması. (Bu arada Allison sabahları bir grup insana koşarak fotoğraf çekimi hakkında ders vermektedir. Koşarak fotoğraf çekebilmenin incelikleri denilebilir buna. Belirtmem gerekiyordu çünkü bu deli saçması bir durum).... Carl'ın Allison'a "evet" derken katıldığı seminerlerin herhangi bir etkisinin olmaması, Allison'nın semineri öğrenmesi ve Carl'ın kavga sonrasındaki tepkisi; Armani Privé




