30 Aralık 2010 Perşembe

Öyle Bir Geçer Zaman ki

İzlendiğinde insanı haline şükrettiren bir  dizi var ya ekranlarda işte onunla ilgili bir şeyler anlatmazsam çatlayacağım.

--- spoiler ---
Ali
İzlediğimiz bunca bölümde yaşananlara tek sebep ali kaptanın önü alınamaz kompleksidir. Ali kaptan yokluğunda  ailesi tarafından özlenmez. Ailesi o yokken de yaşayabilmekte ve mutlu olabilmektedir. Cemile çocukları ile bir bütün ve tam bir ailedir babanın denizde olduğu zamanlarda. Bütündürler dedim ya. Ali ise denizde yalnızdır. Aylar sonra eve geldiğinde çocuklarına aile reisinin kendisi olduğunu gösterme çabasına girer fakat bunu öylesine bencilce, katı tutumlarla yapar ki ters teper ve çocukları Ali'den huzursuz olurlar. Çocukları üzerinde etkili olamadığını ve onların kendisi olmadığında ne kadar mutlu olduklarını gördükçe daha da kinlenir, hazmedemez bu durumu. Ali zayıf karakterli, zavallı denilebilecek bir yapıdadır. kendi oğlu Mete'yi dahi kıskanacak kadar kendine güvensizdir. Bundandır ki Caroline'e ihtiyaç duyar. Egosunu Caroline'nin uzun boyunda, sarı saçlarında, işvesinde cilvesinde tatmin eder. Ölüm kapısına dayandığında ise Cemile'den helallik ister. Böylesi acizdir.

Cemile
Zamanında annesinin ölümüyle baba evinde huzursuz günler geçiren Cemile Ali ile tanışır. Anladığım kadarı ile üvey anneden de kurtulma derdiyle evlenir ve bomboş, fakir bir eve gelin gider. evi yuva yapar Cemile. Didinir, çocuklar doğdukça daha da didinir. Evlidir fakat günümüzün bekar anneleri gibidir. Yalnızdır çoğu zaman. Bütün yük omuzlarındadır. Tek bir isteği vardır; kocasının uzaklardan geldiği o sürede kendisine ve çocuklarına şefkat göstermesi, onları sevmesidir. Fakat  kocası artık onu sevmemekte hatta hor görmektedir. Evde büyük huzursuzluk vardır Ali geldikçe. Herkesi idare etme görevi de yine Cemile'ye aittir. Öyle ki aldatıldığının anlaşıldığı vakit Mete'nin babasına saldırmasında yine de Mete'ye Ali'nin onun babası olduğunu anlatmaya çalışır. Çocuklarını olaya karışltırmamaya çabalar. Cemile'nin yaşadıkları çok ağır olaylardır bakıldığında. Cemile önce bir kadındır ve hayal kırıklığı tarif edilemeyecek şekilde büyüktür. Nasıl bir adamla evli olduğunu yaşayarak görmekte ve hata yaptığını ilk kez kendisine itiraf etmektedir. Kıskançlık duyar Caroline'e. Onu tepeden tırnağa süzer ve cinnet anında kadını bıçaklar. Çünkü zarar vermek istemiştir Calonie'e, Ali'ye ve tüm dünyaya. Kabullenememektedir bu durumu. Cemile hapse düşer. Cemile kendi evinde kocasını başka bir kadınla öpüşüp dans ederken yakalar. Cemile kendi evinde o kadının izlerine tanık olur. Cemile çocuklarının kış vakti sokaklarda kaldığını öğrenir. Cemile kocasının onları evden atmak için polisle kapıya dayanacak kadar soysuz olduğunu anlar. Bir kadın olarak Cemile çok fazla güçlüdür. Yıkılmamaktadır. Herşeye rağmen çocukları ile birliktedir. Birlikten kuvvet doğar felsefesi ile daha da tutunurlar birbirlerine. Ve bu tutunuş Ali'yi çileden çıkartan en büyük durumdur. Onlar bir arada ve mutlu iken Ali belki de sevdiğini sandığı Caroline ile yalnız ve evet, mutsuz bir yaşama gittiğinin farkındadır. Bu farkındalık belki de ona yeni bir hayat kurma düşüncesini bağıra bağıra söyletmektedir. Kendini de inandırmaktır aslında tüm amacı. Cemile, annedir. Yıkılmaz bir kaledir. Fakat hayatının ikinci büyük hatasını Osman ile Mete arasında yaptığı tercihle izletir bize. Fakat anneler de çaresiz kalabilir, yanlış karar verebilir. Mete'nin annesiz bir süre yaşayabileceğini aklına getirmez. Mete hapse atılırsa hayatının kararacağından emindir. Ayrıca evin bir erkeğe ihtiyacı vardır.  Bbu sebep ile sıkışmıştır ve Osman'dan vazgeçer. Bunu Osman'nın bütün eşyalarını bavula koymasından anlayabiliyoruz. Halbuki Osman'nın Mete'den daha fazla anne'ye ihtiyacı vardır. Osman annesiz yaşayamaz. Cemile bunu gelecekte anlayacaktır fakat geç olacaktır sanırım.

Caroline
Gücü ve erkekler üzerinde egemenlik kurmayı seven bir kadındır. Amaçlarını belirler ve bunlara ulaşmak için her yolu deneyebilecek kapasitededir. Kendi ülkesinde yaptığı soygun sonrası ortağı ve aynı zamanda sevgilisi olan Ekber'i hapse yollayan Caroline Ali ile tanışır ve Ali'ye aşık olur. Bbunda Ali'nin boyunun posunun yanında parmakta oynatılacak kadar zayıf karakterinin de etkisi vardır. Türkiye'ye gelmesi ise artık Hollanda'da yaşamak istememesi ve Ali ile acilen yeni bir hayat kurmak istemesidir. Fakat Cemile tarafından bıçaklanması bunun pek de o kadar kolay olmadığını anlamasına neden olur. Caroline Cemile karşısında büyük kıskançlık duymaktadır. Cemile gibi bir kadının Ali 'yle nasıl evli olabileceğini düşündükçe daha da kıskanır ve duyduğu aşağalık kompleksi Ali'ye daha da gaz vermesine neden olur. Cemile'nin güçlü bir kadın olması, onu görmezden gelmesi, ağırbaşlılığı Caroline'e hiçbir zaman aşamayacağı bir engel gibi gelmektedir. Bunu bildiği için de Cemile'yi ve çocuklarını mahvetmek için elinden geleni ardına koymaz. Ali onun en güzel aracıdır. Fakat Ali'nin onun sözünden çıkıp da kendi iradesi ile birşeyler yapmasına tahammül edemez. Bencildir Caroline, sadece kendi vardır. Kazık attığı eski sevdiceği Ekber geldiğinde olacakları ise Türk izleyicisi keyifle izleyecektir.

Berrin
Evin en büyük çocuğu Berrin ayrıca ailenin anneyle empati kurabilen tek bireyidir de. Aile içindeki huzursuzluk erken büyümesine yol açmıştır Berrin'nin. Annenin ev içinde ve dışında en büyük yardımcısı, akıl danışanılanıdır. Okumuştur. Üniversitelidir, hukukçudur, inatçı ve idealisttir. Bazen bir çocuk, bazen bir anne ve bazen de saftır. Babanın kaba saba davranışlarıyla utanandır. Ahmet'e aşıktır. Hakan tarafından aşık olunandır. Berrin Ahmet'in evli olduğunu öğrenmiştir. Acaba o da bir Caroline midir?  Gözyaşlarının ve öfkesinin çoğu kendinedir. Ahmet acaba babası gibi bir erkek midir ki karısı olduğu halde Berrin'e yanaşmıştır. Bunu hazmedemez Berrin. Diğer yanda geleceği parlak Hakan vardır. Ona sonsuz korunma sunacak olan Hakan kibirlidir Berrin'e göre. Dudakları Ahmet'in dudaklarındayken bilmez ki geleceğini Hakan belirleyecektir.

Aylin
Yaşı gereği aklı bir karış havadaymış gibi izledik ilk bölümlerde Aylin'i. Ailedeki kavgalı gecelerin sabahında herkesle barışık olan Aylin kuzeni Mesude'nin etkisiyle başka bir dünya düşlemektedir. 16 yaşında bir kız için gayet normal duyguları vardır. Babanın tutumlarına alışmış ve artık umursamamaktadır. Belki de babadan korkmaktadır, çekinmektedir. Babanın sevgisine daha bir muhtaçtır. Babası diğerlerinin aksine ona sarıldığı ender anlarda yüzündeki ifadeden bunu görebilmekteyiz. Aylin'nin değişmesi Soner'i tanıdığı günle başlar. Olgunlaşması Soner'le çiftlik evine gittiği gündür. Soner'in Aylin'e kardeşi Murat ile evlenmesini teklif ettiği gün ise Aylin artık hayatı tam manası ile anlar. Haksızlığa uğradığını düşünür ve bir anda Soner'e bağırmaya başlar. Bir kaç tabak ve kadeh kırmıştır kalbine karşılık. O kırılırken, bir gururunun olduğunu keşfeder. Gururudur onu, o gece elbisesi ile sokaklarda bir başına ağlayarak yürüten, gururudur Soner'in ona aldığı takıları çıkartıp arabaya fırlatan, gururudur Soner'in tüm tekliflerini geri çevirerek onu dağ başında çamurlar içindeki evde yaşatan. Aylin'i Mesude'den ayıran da budur zaten. Fakat Aylin'nin daha vakti gelmemiştir, gelecekte çok taşları oynatacaktır yerinden. Bu böyle biline.

Mete
Babanın yokluğunda ailesini koruyup kollama görevini üstlenmiş, ergenliğin getirdiği gerginliğe eklenen baba ile geçimsizlik Mete'yi öfkeli ve fevri yapmaktadır. Devamlı savunmaya hazır hali de bundan kaynaklanmaktadır. Mete özünde kırılgan ve duygusaldır. Şefkatlidir kadınlara karşı. Annesi onun için en değerlidir hayatta. Babası ise en büyük düşman. Haksızlık asla kabullenemediğidir. Bu uğurda evini ateşe verecek kadar da gözükaradır. 15 yaşında bir büyük adamdır. Mete mutluluğu bir mandolinde bulan bir çocuktur diğer yandan. Onu öven ve takdir eden öğretmenine aşık oluveren yeniyetmedir. İnci öğretmenin birkaç tatlı lafı Mete'yi bambaşka biri haline getirivermektedir, yüzü aydınlanır. Sevgidir aradığı hayatta. Babasında bulamadığı sevgiyi arar durur fakat bilmez ki günden güne babasına daha çok benzer öfkesi. Mete büyük bir adam olmayacaktır gelecekte. Kendisini ailesine adayacaktır ve belki de kalbi her daim kırık olacaktır kimbilir.

Osman
5 yaşında bir çocuğun sessizliği var Osman'da. Hani misafirliğe gittiğinde uslu uslu oturup boyama kitabını boyayan çocuk gibidir. Susması gerektiğinde susar. Belki de susması gerektiğini babası eve geldiği vakitlerde öğrenmiştir. 5 yaşında bir çocuktan daha çok gözlem yapar sustuğunda. İzleyerek öğrenir çoğu şeyi. Berrin'den aşkı öğrenir, aşkın mutlu ettiğini anlar. Ahmet'in notunun Berrin'nin yüzünde yarattığı parlamayı görür. Berrin Osman için gül şurubu yapabilen ikinci bir annedir. Bir bölümde söylediği gibi; annesi yokken aslında Berrin de annesizdir.  Mete'de ise öfkeyi izler Osman. Çaresizliği izler. Asla yıkılmamayı ve pes etmemeyi öğrenir. Osman küçük yaşında kahramanı yaptığı babasının gerçekte onlara ne kadar kötü şeyler yaptığına tanık olur. Hayalleri yıkılır, tuz buz olup gözünden akar yaş olarak. Babası onları her incittiğinde biraz daha geri çekilir. Ve gün gelir babasını beklememeyi öğrenir. Bilir ki babası onu sever; fakat Osman babasının sadece onu değil; annesini, Berrin'i, Aylin'i ve Mete'yi de bir o kadar sevmesini ister. Gelecekte babasından intikam alacak kişinin de Osman olmayacağını kim garanti edebilir?

--- spoiler ---
Sonuç itibari ile bu diziyi izlerken sinirleniyoruz, ağlıyoruz ve sonunu merak ediyoruz. Biliyoruz ki bunları yaşayan çok aile var.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Tanrı'nın boş vakti var mı?

Eğer Tanrı'dan istedikleriniz gerçekleşmiyorsa bir kez daha istemek için harekete geçin. Yine olmuyorsa mesaj bırakmayı deneyin. Emin olun ki çok meşguldür. Ona bir şans tanıyın. Belirli bir sürenin sonunda amacınıza hala ulaşamamışsanız yapılacak en iyi şey iki şişe şarap alıp sızana kadar için; bunu en çok 3 gün üst üste yapmanızı tavsiye ederim. 4. günün sabahı da  aynı boş güne uyanırsanız artık o dileğinizi çöpe atma vaktiniz gelmiş demektir. Yeni bir dilek dilemeniz için de düşünme evresini iyi kullanmak ve isteği belirtmek için tam zamanının seçilmesi önemlidir. Seçemiyorsanız bir bilene danışın lütfen.

5 farklı dilek hakkınızın sonunda ya kendinizi yada Tanrı'yı terk etmeniz önemle rica olunur.

9 Aralık 2010 Perşembe

Sol gözü mavi köpek

Sabahın kör vaktinde sol gözü mavi bir köpeğin gelip de üstüme tırmanması ayrı bir durumdu benim için. 35-40 saniye kadar öylece bakışmamızın detayına girmiyorum bile.  Soğukkanlılığım beni feci şaşırtıyor bazı bazı. Geçmiş zamanda Allahın hırsızıyla tutup 5 dakika muhabbet etmem ve "sen dur bekle" diyerek onu şikayete gitmem de ayrı bir masalın konusu. Ben bu soğukkanlılık mevzunu "bile bile piçin birine aşık olup" "ayarı yedikten" sonraki ilk 5 dakikada boğaza takılıp kalan  buz kütlesinin  bünyede yarattığı havasızlığa benzetiyorum.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Bazı insanların gerçekten  çok kıytırık amaçları var.  Zaten amaçları olanları hiçbir zaman anlayamamışımdır. Zaten öleceğiz sonunda ne diye hırs falan yapıyorlar? Ciddi anlamda saçma bir durum.