11 Mayıs 2009 Pazartesi

Yabancı - l'etranger


"Anam ölmüş bugün". Olağan, zamanın dün veya bugün farkının olmadığı, "ölüm"'ün anlamını sorgulama gereksinimi duyurmayan, kısacık bir cümle... Albert Camus'nun Yabancı romanın ilk cümlesi. İki bölümden oluşan kitap herkesin belirli bir anlam yükleyebileceği basitlikte anlatımıyla inanılmaz samimi. Yer yer şaşırtan bir karakter ve yaşama umursamaz bakışı...

....."Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. ‘Bence bir, ama istersen evleniriz’ dedim. O zaman, kendisini sevip sevmediğimi öğrenmek istedi. Bir başka sefer de söylediğim gibi: ‘Bunun bir anlamı yok ama, her halde sevmiyorumdur’ diye cevap verdim. Bunun hiçbir önemi olmadığını, isterse evlenebileceğimizi söyledim. Zaten isteyen kendisiydi, ben sadece evet demekle yetiniyordum. O zaman, Marie ‘evlilik ciddi bir şeydir’ dedi. Ben de ‘değildir’ diye cevap verdim. Bir an sustu, bana sessiz sessiz baktı. Sonra yine konuştu: ‘aynı şekilde bağlı olduğun bir başka kadın sana aynı teklifi yapsa kabul eder miydin, onu öğrenmek istiyordum’ dedi. ‘Elbette ederdim’ dedim. O zaman ‘ben seni seviyor muyum acaba’ diye sordu. Ben de ‘bu hususta hiçbir fikrim yok’ diye cevap verdim. Yine sustuktan sonra, ne kadar tuhaf bir adam olduğumu, beni muhakkak ki bunun için sevdiğini, ama belki günün birinde yine aynı sebeplerden benden nefret edebileceğini mırıldandı. Bunlara ekleyeceğim bir sözüm olmadığı için susuyordum. Gülümseyerek kolumu tuttu, ‘seninle evlenmek istiyorum’ dedi. Ben de ‘ne zaman istersen evleniriz’ diye cevap verdim”

Zamanda yaşadığımız şeylere herkesin ne kadar farklı tepkiler verdiğini sorgulatır kişiye. En azından bana bunun analizini yaptırmıştır Camus.

Son olarak kitabın sonundan bir alıntı yapmadan kitaba sahip olduğunuzda arka kapak yazısını okumamanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

......"Sanki bütün yaşamımda, kendimi haklı çıkarmak için bu dakikayı, şu şafak vaktini beklemiştim. Hiç, hiçbir şeyin önemi yoktu ve bunun niçin böyle olduğunu da biliyordum. O da biliyordu. Geçirdiğim bütün bu anlamsız hayatta, geleceğimin ta derinlerinden, henüz gelmemiş yıllar içinden karanlık bir soluk bana doğru yükseliyor ve yaşadığım yıllardan daha gerçek olmayan yıllardan bana sunulan ne varsa, hepsini aynı düzeye getiriyordu. Başkalarının ölümü, bir ananın sevgisi ne umrumdaydı benim? Başkasının Tanrısından bana neydi? Başkalarının seçtiği, kabullendiği hayattan, yazgıdan bana neydi? Değil mi ki, bir tek yazgı, beni ve benimle birlikte, onun gibi bana “kardeşim”, diyen bir sürü ayrıcılıklıyı seçecekti! Anlıyor muydu acaba, anlıyor muydu ki herkes ayrıcalıklıydı. Zaten yalnız ayrıcalıklar vardı. Ötekileri de bir gün mahkûm edeceklerdi..."

İyi okumalar...

1 yorum:

Vladimir dedi ki...

Hiçbir şeyin önemi yok... Önemi olduğunu düşündüklerimizin bile ne kadar önemsiz olduğunu üzerinden zaman geçtiğinde anlıyoruz.

İlginç bir okuma olacak sanırım.

Teşekkürler.