7 Ağustos 2008 Perşembe

Sex and the City için konuşuyorum

Hayatında ilk kez Sex and the City izlemiş bir ba(ğ)yan olarak konuşuyorum;

1- Sadece 3 kitap yazarak nasıl bu kadar zengin olunduğunu...

2- 4 arkadaş arasında nasıl fesatlığın ve kıskançlığın olmadığını...

3- 40 yaşından sonra 10 yıl birlikte yaşanmış bir adamla neden evlenildiğini...

4- Tüm hayatın moda üstüne kurulu olmasının mantıksızlığını...

5- Moda adı altında neden bu kadar rüküş olunduğunu...

6- Marka tutkusunun kadını nasıl esir aldığını...

7- 6 aydır kocası ile sex yapmayan kadının kocası onu aldattığında yaşadığı bunalımın saçmalığını...

8- Hayatta iyi-kötü ne olursa mutlaka sizin safınızda yer alacak dostların olması gerekliliği...

9- Mutlu olabilmek için bir koca dolap elbisenin bana da yetebileceği...

10- Özendirici bir hayatın filmi olan Sex and the City, yanlız olan kadınlara; "oh iyiki yalnızım, dünya ne güzel, etekler, blüzler, ayakkabı ve çantalar" felsefesi ile kadın bireyselliğini ayyuka çıkartacağınından yasaklanması gerekliliği...

11- Oturup bir erkek için yemek yapmanın, onu mutlu etmek adına sadece onu düşünmenin, hayatı ona adamanın saçmalığını,

12- "Seni seviyorum, fakat kendimi daha fazla seviyorum" cümlesinin avuç içine yazılarak her unutulduğunda bakılmasının ibadet haline gelmesi gerekliliği...


Bu saydıklarım dışında anladığım tek bir şey var... O da; Bir erkek kim olursa olsun, her zaman kadının canını yakabilecek bir varlıktır. Kadın dediğin ise en büyük zaafı aşka yenilerek canının kanayan yerine gözünü kırpmadan alkolü basabilecek kadar cesaretli bir mahluktur. Bu bakımdan erkekler güçlü kadınları sevdikleri kadar fazla yaklaşmamayı kendilerine bir görev bilirler...

Evet bu kadar....


3 yorum:

Dinçer dedi ki...

Be de bir tek ben uyuz oluyorum bu diziye zannederdim. Hatta her hatun seviyor zannediyordum.

Gurcay dedi ki...

Kadın-erkek, yara-alkol basma mevzusu kesinlikle tek taraflı değildir. Erkek acıtır, kadın alkolü basar mevzusunun tam tersi de olmuştur, örnekleri vardır, bizzat yaşanmıştır. Bence bir taraf iyi, diğeri kötü gibi bir genelleme yapamayız. Her iki türden şeytan ve meleklerle dolu sokaklar...

Not: Sex and the City'i ben de ilk kez bu filmle izlemiş oldum. 3 kita pve para mevzusu benim de dikkatimi cezbetmişti :)

Goddess Artemis dedi ki...

Sex and The City ve benzeri diziler/filmler için Karôshi'nin bir yazısına yaptığım yorum; bu yazı için de geçerli.

Birkaç da özlü söze yer vermek isterim, sırası gelmişken...

"Bir erkek, onu düşünmeye zorlayan kadınlara hayran olur ama onlardan uzak durur. Onu güldüren kadından hoşlanır, kalbini kırana aşık olur ama iltifat edenle evlenir."

Nellie B. Stull

"Bir erkek, bir kadını kendinden daha zeki olması dışında her konuda affeder."

Minna Antrim