20 Haziran gecesi can bir arkadaşla yaptığım sohbet sonrası evime gidip pc başına geçtiğimde aklımda Hırvatlar'ı yeneceğimize hiç ihtimal vermiyordum. Bu sebeple maçı izlemektense film izlemeyi daha mantıklı bulmuştum. Zaman geçtikçe kimselerden ses çıkmaması maçın kötüye gittiğini gösteriyordu. Merakıma yenilerek ve tembelliğime haksızlık yapmayarak internetten maçı izlemeye koyuldum. Görüntünün 30 sn geç gelmesi sebebi ile hiç bir golü tam vaktinde görememiş olup zamanında müdehalemi yapamamışımdır. Sonuç olarak; insanı kabız edecek bir şekilde top oynamış milli takımımızı ve her geçen gün İbrahim Tatlıses'e benzeyen Fatih Terim'i kutluyorum.
bunun yanısıra hırslarından dolayı hırvatları da kutluyorum ve bir daha boylarından büyük işlere kalkışmamalarını salık veriyorum. Ayrıca; bizim gibi gözyaşlarını tutamamış ve duygu seline akmış hakemi de çölde kutup ayısına teslim ediyorum.
Gelelim bana göre en iyi maç yorumuna. Azuth kişisi her zamanki gibi muhteşem bir yazı yazmış sözlükte... Okuyalım...
" hz musa'nin kizil denizi yarmasinin üzerinden 5000 sene, nihayi sinirlarimizin viyana oldugunu ogrenmemizin üzerinden 300 kusur sene, hudininin son anda su tankinin içinden kurtulma numarasini icadindan 100, rolling stones'un "her zaman istedigini elde edemezsin, ama bazen çok çalışırsan ihtiyaç olduğun her şeye ulaşabilirsin" demesinin üzerinden 50 sene, euro 96 cikartma albümünde çıkan 5. alpay cikartmasindan sonra küfür edişimin üzerinden 12 sene geçmişken viyana'da atatürk olimpiyat stadinda oynanan ve türk milli takiminin penalti atışları sonrasinda, türkiye'nin polis arabasi sallanacak kadar delirmesine neden olacak bir galibiyet aldigi futbol musabakasi...
mactan evvel görülmemiş bir heyecan ülkeyi kapliyordu. atv ekranin üst kosesine "tarihi maça 4 saat kaldi" dan baslayan bir sayaç koymuş, cümle alemin habercileri viyana kapilarina dayanmis, siyaset meydani "viyana folklor ekibi"ne halay cektirmiş, hirvatlar ile türkler kücük capli bir munakasaya girmis, memleketin dört bir yaninda televizyonlari basina oturan 174 kişi "hirvat kizlari da çok iyiymiş ya...." demişti.. bu heyecan içinde, hala futboldan baymamış olmak bile başlı başına bir mucizeydi bence..
sayili dakikalar (atv tarafindan sayilan) cabuk geçmiş, ve futbolcularimiz çıkış tünelinden kendilerini göstermişlerdi.. sakatliklardan ve çek cumhuriyetinin 96 yilinda kirdigi 20 sari kartlik rekoru kirma girişiminden takimda oynayabilecek adam sayısı kısıtlanmıştı.. hırvatistan "almayayi bu arkadaşlar yendi" diyerek almanya maçındaki 11 ile çıkmış, türkiye ise emre ve gokhan'in "kendilerinin bile" güvenini kazanmayan savunmasi, koka kola cocuk kazim, arkasinda ortam cocugu sabri, ortada hamit ve topal, forvette ise nihatla sahaya akmisti...
türk milli takimi bu maça kadar sadece 9 dakika önde oynamiş, bununla birlikte kaleye sadece 31 şut atmıştı.. ki bu yunanistan'dan bile azdi.. işlerin bu maçta değişmesini umuyorduk.. nereden baksan bir 20 dakika falan önde oynamayi düşünüyor, en azindan 20 şutu kaleye ekleştirmeyi düşünüyorduk...
türkiye öne geçebildi mi? gökdeniz kimi yerden kaldirdi? arda hangi kanatta oynadi? kim yere düştü... hepsi birazdan!!!!*
maç adettendir diyerek hakemin düdüğü ile başlamıştı. memleketin çoğu televizyonuna 3 kulvallah bir elham okunuyor, herkes uğurlu koltuğuna konuşlanıyor, şahsim adina isviçre maçında giydigim atleti çek maçıyla birlikte aynen bu maçta da giyiyordum.. türk olarak bu işlere canavarca inaniyoruz biz.. işe yariyor anasini satiim.. yapacak bir şey yok!
sabri maça çok hizli başlıyordu... sabrinin soldan bindirmesi ile hirvat ataklari basliyor, ama sabri'nin tüm cabalarina ragmen hirvatistan iki ataktan da eli boş dönüyordu.. bosna savasi gazisi tipine sahip genç biliç, daha maçın 5. dakikasinda kendisini yirtmaya başlayan fatih terimden ürkmeye başlıyordu.. "yahu 5. dakikada ne bagiriyor bu, burada taktik veriyorsa soyunma odasinda ne yapiyor?" diye düşünmeden edemiyordu kirmizi beyaz satranc tasli arkadaslarimiz..
20. dakikaya geldigimizde turnuvadaki en iyi oyuncumuz kale diregi, topun bir kez daha gol olmasini engelliyordu.. afferim kale diregi.. afferim!!!
30. dakikada hamit mükemmel bir depar atiyor, nihat in önünde kocaman bir arazi gözüküyordu. hamit nihat'in onune topu birakabilseydi eğer nihat'in skoru bir sıfır yapmasi imkansiz bile degildi.. ama hamit sanki 9 aylik bir zebraymiscasina topun üstüne basiyor, ve nihata topu iletemiyordu.. bu sirada corluka ile tuncay göz göze geliyor, tuncay caktirmadan eliyle "8" yapip, ligin sonundaki boro - man city macini hatirlatiyordu..
modriç sag kanadimizi hallaç pamuğu gibi atmaya çalışıyor, hakan balta'nin boş anlarinda ise hakketten de atiyordu.. sezon boyunca uzaktan gol atmasini bekledigimiz mehmet topal, az evvelki hamit altintop gibi uzaktan kaleyi yokluyor, daha onceki 745 seferde oldugu gibi topu avuta atiyordu.. seneye kaleyi tutturabilecegine inaniyorum ben..
ilk yari tipik bir ceyrek final mucadelesi gibi geçip gidiyor, tribunleri başında ve ekranlarda olanlar sıkılmaya başlıyorlardi (karışıklıktan anlayacaginiz gibi sarhoş olmaya da başlamışlardı)
ikinci yarinin başlarıydı ki, arda ve tuncay yari finalleri kacirdiklarini acikladilar.. tuncay için sorun olacagini düsünmüyorum ama arda için, dahasi avrupa futbolu için bir (k)ayiptir bu.. türk oldugum için demiyorum.. gerçekten... ekmek kuran çarpsin..
5 sene onceki dünya'nin en iyi kalecisi rüştü eski toprak oldugunu belli edercesine oynuyordu bundan sonra.. şahane bir frikik cikartiyor, uzaktan toplari cikartiyor, ancak zamanında cikmadigi bir topta oliç midir, rakitiç midir iç li bi arkadaş sıfırdan topa kafayi vuruyor, ama emre asik topu kale onunden uzaklastiriyordu..
dakika 70 e gelmisti. sabri bu sirada topu sektirmeye basladi.. 5-6 kere sektirip "ananskim" diyerek topu uzaklastirmaya calisti ama top kornere gitti.. bu noktada sabri akdeniz foku badem'den daha başarili bir oyun sergiledigini tüm dünyaya haykiriyordu...
fatih terim'in eline bir tespih şart olmuşken, maç bitti.. bu sirada hayalet avcilari filmindeki dogu avrupali baş hayalete benzedigini düşündügüm klasniç oyuna girdi.. semih de bizde oyuna çoktan girmiş, fatih terim tüm takima "lan kapanirsak gol yeriz alooooo gokhana mi emre ye mi güveniyorsunuz?" diye bagiriyordu... bu sirad ailk uzatma devresi de bitmişti.. 15 dakika ne ki?
dakika 119 olmuştu ki, yaşlı kurt rüştü yanlış bir şekilde kendisinden 20 yaş genç (cocuğu yaşında) modriç i kovaliyor, modriç in açtığı ortaya, kötü hayalet klasniç kafayi ekleştiriyor, gökhan zan elleriyle topa uçuyor ama top ağlara vuruyordu.. takim elbise ile gol sevincine katilan, teknik direktor biliçten başkası değildi ve hayir biliç savaş suçlusu degil..
birisinin ingiltere'nin öcünü almasi gerekiyordu, penaltilarda tüm türkiye halki ve ingilizler türkiye'yi tutarken tribunde platini somurtmuştu semih'in golüyle birlikte.. tayyip erdoğan tarihinde ilk kez sempatik geliyordu insanlara bu noktada, askerde rütbelilere küfür edilebileceği bir döneme girmiştik.. allahim milli takim maçlarını cidden seviyorum...
hirvatlar 20 yasindaki cocuklarla penalti atislarina baslamaya karar verdiler. eh haliyle bir güvercin kirilganliginda topun basina gelirsen disari atarsin, bakiyorsun ardaya direk aglari dalgalandiriyordu.. srna hirvatlarin tek penalti golunu atarken, semih havaya bir kalp cizmek için topu kaleye koyuyordu.. hirvatlar bir penalti daha kaçırıyor, hamit bir ergün pembe soğuklugu ile penaltiyi aglara birakiyordu.. popescu'nun son penaltiyi kullanmasi için hirvatlarin bir sonraki penaltiyi atmasi gerekiyordu.. ne yazik ki rüştü penaltiyi kurtariyor, orta sahadaki oyuncularimiz rüştünün sevincini kutlamak için yarim dakika koşmak zorunda kaliyor, bu sirada zafer tam anlamiyla yaşanamiyordu... bence en azindan son penaltida oyuncular ceza alaninin orada falan olmalilar.. 50 metreden koşmak zorunda kaliyorlar ki yazık..
velhasil, inanilmaz bir geceyi daha arkamizda birakiyor, almanya ile hesaplasmak için basel e geri dönüyorduk.. 2 sene once özel mözel yenmiştik bunlari hem de nuri şahinle.. bu bal varken bizde almanlari yenmek için eksik olan bir şeye sahip oldugumuzu düsünmüyorum.."
azuth, 21.06.2008 12:45
Tüm yorumlar için;
1 yorum:
selam.. mevzudaki azuth benim.. bye
Yorum Gönder