22 Temmuz 2011 Cuma

Arı Kovanına Çomak Sokan Kız



Rahmetli Stieg Larsson'nın Millenium serisinin 3. kitabı "Arı Kovanına Çomak Sokan Kız" diğer iki kitabının aksine biraz daha karmaşık geldi bana. Kitapları okumuş olanlar zaten Lisbeth Salander, Mikael, Erika, Zala ve diğer karakterleri tanımaktaydılar. Fakat bu kitapta İsveç gizli servislerinin, hükümet içerisindeki yapılanmanın, Rus ajan Zala'nın akıbetinin üstünde durulması kitaba farklı bir tat vermiş. 1. ve 2. kitapta Lisbeth'in hayatı kurcalanmışken bu kitapta baş rolü Erika ve Mikael alarak beni şaşırtmıştır. 2. Kitabın sonunda Lisbeth Salander'ın üvey kardeşi tarafından vurularak gömülmesi ve gömüldüğü yerden çıkarak (evet saçma geliyor fakat bunu başardı) babasının kafasına ve bacağına baltayı saplamasının ardından (Lisbeth Salander benim nefret ve öfke idolümdür ayrıca) gözlerini hastanede açar. Tutuklanacaktır. Kalle Hergele Mikael ise onu aklamak için şahane bir kurguyla hareket ederek mutlu sona ulaşır.

Kitapta gereksiz yerlerde vardır elbet. Mesela Erika'nın sapık okul arkadaşının tacizleri, Mikael ile polis bayanın (adı neydi?) ilişkileri bana gereksiz geldi. Tamam Mikael çekici bir erkek olabilir fakat kitapta adı geçen tüm kadınlarla birlikte olması kesinlikle gereksizdir. Diğer yandan 800 sayfayı 3 günde okutacak kadar da sürükleyici bir anlatıma sahipmiş yazar. Okur, Salander'a yapılanların öcünün alınması için yanıp tutuşuyor yer yer (ben alev aldım mesela).

Kitap okumayı sevmeyenler (ben de haz etmem kendilerinden) Ejderha Dövmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız filmi gibi Arı Kovanına Çomak Sokan Kız'ı da beyaz perdeden izleyebilirler. Ama kitabı okuyanlar kadar detayları göremezler ;)

Hiç yorum yok: