20 Aralık 2007 Perşembe

Eve Gelen Yalnız Çocuk

"Bir gün bir gün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok"


Bir çocuk için en güzel anlardan biridir..Küçük Burcu eve gelir okuldan... Anne-baba iştedir... Çantayı fırlatıp atamaz çünkü anne kırabilir kafasını... Güzelce koyar yatağının ucuna çantayı... İçinde büyük bir heyecan vardır sanki bir partiye falan katılacak gibi... Çıkartır siyah önlüğünü asar askıya... Çünkü hep öyle alıştırılmıştır. "askıya asssssssss" denilerekten... Giyilir pijamalar... Oh! mis! Koccaman ev (!) [Tabii ona göre öyledir] artık ona aittir... At koşturabilir... Hemen ilk iş eller yıkanır... Doğruuu annenin odasına... Aynanın önündeki pufa oturulur... Saçlar büyük fırçayla taranır... Biraz ruj sürülür... Hep kırmızıdır bunun rengi... Şarkı söylenir elde fırça ile... Sonra yatak başındaki dolap açılır annenin eşyaları başlanır didiklenmeye... O eski püskü eşyalar Burcu'ya hazineymiş gibi gelir... Çıkartılır annenin nişan elbisesi... Kırmızı kolları yırtmaçlı uzun bir gece elbisesi... Pijamalar sıbıtılır, elbise giyilir muntazam... Gelinlik eldivenleri çıkartılır... Giyilir parmakları sarkar eldivenlerin... Sonra saate bakılır "hah! daha var gelmelerine" Sırada saçlar vardır... Hemen eski duvak bulunur tokalarla değişik bir model yapılır... Ayakkabılar aranır, saklanıldığı yerden çıkartılır. Giyilir... Artık Burcu elinde mikrafon, "kimler geldiiiiiiiiiiiiiiiiii, kimlerrrrr geçtiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii" yi söylemeye koyulur... Sonra sıra " sen ağlamaaaaaaaa, dayanamammmmmmmmmmmmmmm" a gelir... Onu da söyler... Göz ucu ile saate bakılır... Bir telaş her şey eski yerine konur... Pijamalar giyilir... Mutfağa gidilir..


"açmış bakmış dolabı şeker de sanmış ilacı"


Bu çocuk asla ilacı şeker sanamaz... Çünkü eve şeker girmesi yasaktır... Öyle bir lüksü de yoktur... Yasaktır... Çünkü büyük tembih almıştır... Zaten merakı da yoktur... Yoksa annesi kafasını kırabilir [x2]... Bunun yerine küçük Burcu dolabı açıp onun için sabah hazırlanmış yumurta-zeytin-peynir-tostu vs çıkartır... Yumurtaları ve zeytinleri gazete kağıdına sarar... Çöpe yollar... Peyniri kanepenin arkasına atar... Tostu yer (yoksa geberebilir açlıktan sabaha kadar)..."OHHH! bu işte bitti..."


Son olarak defterleri kitapları ve dergisini çalışma sehpasına serer... Silgiyle boş sayfaya çizdiği abuk şeyleri siler... Sehpa pislenir... Çok ders çalışılmış gibi :)) Nihayet bu da bitti...


Televizyon açılır bu hususta... AHA! Susam sokağı başlamış bile... Minik kuş kırpıkla kalemler hakında konuşuyor... Bu büyük kalem, bu biraz daha büyük kalem, bu ennnn büyük kalemm"...

Kapı çalar... Koşularaktan kapıya gidilir.. "KİM O?" seramonisi başlar... Gelen annedir... Anne kişisi yapılanların hiçbirini yememiştir.... Herşey ayna gibi meydandadır... Malını iyi tanımaktadır.... Ama çok eğlenmiştir Burcu... Taaaki 1 yıl sonrasına kadar... Küçük bir kardeş gelmiştir 8 yılın ardından... Artık anne hep evdedir... Ve her gün o yumurta bitmek zorundadır... Ders yapılmalıdır... Ve bir de bebek ağlaması çekilmelidir..


Ps: 19 yıldır yumurta yemiyorum... OH!! canıma değsin... Bu kadar iğrenmişim demek ki...




Aklıma geldi öylesine...

Herkese iyi bayramlar dilerim.


4 yorum:

Phateeh dedi ki...

Sana da iyi bayramlar pek bi şeker yazı olmuş :)

Burcu SezeR dedi ki...

hepsini okuduysan ciddi ciddi sana madalya takmak isterim Fth arkadaş :)

Phateeh dedi ki...

sen yazarsın da okunmaz mı Brc .. tak o zaman bi madalya :)

GİZEM ŞIVKA PİDECİ dedi ki...

Calisan annelerin cocuklar icin evet boyle guzel taraf var. Bazen de, kendisini annesinin ve sicak pogacalarin karsiladigi cocuga ozenirdim amaaa