26 Ocak 2008 Cumartesi

Kadınlar beni pek sevmez

Bir Cumartesi sabahından herkese merhaba. Sabah sabah Murphy yasalarıma [ iş günlerinde sabah 0600'da kalkan bünyenin itinayla tatil günlerinde 0550'de kalkıp havaya bakması gibi] bir yenisini eklerken ben kendime bu hafta ne haltlar karıştırdığımı yazılı olarak anlatmaya karar verdim. Hatta ben diyorum ki sıralayarak yapalım ki açık ve anlaşılır olsun.

* Yeni bir iş, yeni sivilceler, topuklu ayakkabılara sıkıştrılmış ayaklar, kumaş pantolonun tırmaladığı bacaklar, her sabah itinayla yapılan badana, her sabah iş yerinde bir poğoça iki adet light üçgen peynir açık şekersiz çay... İşte görünen manzara. bunların yanısıra Burcu nelerden nefret eder;

* Sabahın yedisinde servisteki uyuşuk insanlardan.

Burcu ne yapar? Son ses açar Orphaned Land'i gocunmadan dinler. Herkes de onunla beraber dinler. Sinir olur. Burcu bu duruma bayılır.

* Her sabah ona çay getirmesi gereken çaycının her defasından kendisini es geçmesinden.

Burcu ne yapar? Çayı geldikten sonra mutlaka “elinize sağlık çok teşekkür ederim” der. Çaycı bir şey demez gider. Ve burcu hep söz verir bir daha teşekkür etmeyeceğim diye. Fakat yine de eder.

* Her gün itina ile dedikodusunu yapanlardan.

Burcu ne yapar? Dedikodusunun yapıldığı yere baskın yapar. Herkes susar. Amacına ulaşır. Burcu dedikoduyu sevmez. Üstüne basa basa diyorum hiç sevmez.

* Telefonda samimi olmadığı kadın kişilerin ona "canım" "cicim" "-cum" gibi kelimelerle ettiği hitaplarından.

Burcu ne yapar? Oralı bile olmaz. En sert ses tonu ile işini halleder ve telefonu kapatır. Samimiyete gerek yoktur. Burcu kimin ne olduğunu gayet iyi bilmekle beraber, samimiyetin kelimelere dökülemeyeceğini öğrenmiştir.

* En sıkışık iş zamanlarda yardım istediği meslektaşlarının telefonun öbür ucundan ona işi öğretmeye kalkışmasından (x2)*

Burcu ne yapar? Bir süre dinler. Dinliyormuş gibi gözükür. Sormak istediğini araya sıkıştırır. Cevabını aldıktan sonra demek ister ki; zaten bunun böyle olduğunu biliyorum. Fakat ne yazık ki en büyük hatam senin o bomboş, hamurlaşmış kafa yapından bir adet bilgi almak istememdir. Fakat diyemez. Burcu terbiyeyi iyi bilir. Sonrasında gülüp geçer. Olmadı içer.

* Bir hafta evvel gülücükler dağıtıp da araya çıkarına uymayan bir durum girdiğini gören kadınların birden en azınlı düşmanımmış gibi davranıp suratıma telefon kapatması.

Burcu ne yapar? Düşünür. Şu güne kadar yaptıklarını, davranışlarını onaylar. Kimseye güvenmediği için kendisine iki lahmacun söyler bir de ayran. Gözlerini ringe diker. Hergün birlikte öğle yemeğine çıkan kadınların aslında birbirlerini bir kaşık suda boğmak istediklerini görür. Keyif ve sükünetle izler. Olabildiğince geride durur. Karışmaz. Temenni eder ki birbirlerini öldürsünler ve iş yeri daha yaşanılası bir yer olsun.


* Tuvalete sürüyle giden kadınlardan ve bir türlü mekanı terketmemelerinden.


Burcu ne yapar? Sabreder. Dakika sayar? İlk önce kapıdan kimin çıkacağına dair bahis oynar mütemadiyen 1’e sonsuz kazanır. Tuvalette durmanın mantığını çözemez. Bir sürenin sonunda beklemekten yılar ve açıp sözlük yazar.

Daha öyle çok sayasım var işyeri kadınları hakkında nefret uyandıran enstantenelerden. Fakat başka bir zamana kalsın diğerleri. Okunacaktır bunlar, ne güzel. O halde herkes kendine çeki düzen versin diyorum burdan. Samimiyete gere(n)k yok. Dağılabilirsiniz.

Hiç yorum yok: