29 Nisan 2009 Çarşamba

Aşk

*Spoiler
Bişnev! "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?"


Yazdığı her kitap ile çok satan listelerinin ilk sırasında yer alan Elif Şafak'ın çok konuşulan kitabı Aşk; kişiyi yormayan ve başka bir dünyaya götüren bir kitap. Şems-i Tebrizi'nin Mevlana ile tanışması ve aralarındaki bağlılığı onların ağzından dinlediğimiz kitabın en güzel yanı Konya halkının bu sıradışı aşka bakış açısını anlatmasıydı esas olan. Kitap boyunca Şems'in ruhuna bürünebildiğiniz gibi, bir elbise gibi Rumi'yi, Sultan Veled'in, Kerra'nın, Aladdin'nin, Kimya'nın rolünü üstünüze giyebiliyorsunuz. Belki de Elif Şafak'ın yazım tarzını bu sebeple çok seviyorum.

Şems Konya'ya gidedururken diğer yandan günümüzde mutsuz bir evlilik yaşayan ve bunu bir şekilde kabullenmiş tipik Amerikalı ev hanımı Ella'nın hayatını değiştirmesini okuyoruz. Ella'nın sufizm ile tanışması yazar Zahara ile bir tesadüf eseri oluyor... Zahara'nın sonradan "hiçbir şey tesadüf değildir" demesini ise kitabı okudukça kavrıyoruz, belki de hak veriyoruz. Zamanla Ella'nın evini terketmesine, düzenini geç gelmiş aşk için değiştirmesine hak veriyoruz. Destekliyoruz onu sonuna kadar. Zahara'nın s-u-f-i harfleriyle kodladığı geçmiş hayatına adım atıyoruz bir süre... Nasıl Müslüman olduğuna ve başından geçenlere tanık oluyoruz. Ölmeden evvel ölmeyi nasıl öğrendiğini görüyoruz.

Okur 1240'lı yıllardan 2008'e savrulurken, karmakarışık Konya'da vakit geçirmeyi daha çok sevecek gibi hissediyorum. Çünkü daha evvel dediğim gibi bir çok karakteri bünyenize sığdırıyorsunuz. Bunlardan Sarhoş Süleyman'nın Şems'e bağlılığı, dergahtaki çırağın Şems'e olan hayranlığı ve herkesin sufi olamayacağı gerçeğini yansıtması, Baybars'ın örümcek bağlamış dar bakış açısı, Çöl gülü'nün pislik içindeki kerhanede kalbini temizleme çabası, Çakal Kafa'nın cinayet anındaki kararsızlığı, Dilenci Hasan'nın Rumi'yi çekmediği kahır ve eziyet için konuşup nutuk çektiği için suçlaması-ona kızması...Bu kişilerin mutlaka bir zaman Şems ile karşılaşarak "Gönlü geniş ve ruhu gezgin Sufi Meşreplilerin kırk kuralı"'ndan nasiplerini alması. Şems'in aslında bir araç, bir aracı olduğunu söylemeye çalışması kitabın en güçlü yanlarıydı. Elif Şafak'ın Araf'ta olduğu gibi ilk önce romanı İngilizce yazması ve bunu okura hissettirmemiş olması ise (-ki Araf beni bu sebeple üslup olarak çok rahatsız etmişti.) daha sonra yazacağı ingilizce romanlara olan önyargımı kırmıştır.

Yadırgadığım yanları yok mu tabii ki var. Mesela, Şems bahçede 6 kişi tarafından öldürülürken bu arbedeyi kimselrin duymamış olması bana çok abes geldi. Şems'in astral seyahatlerinin, Kimya'nın hayaletlerle olan diyaloglarının fazla havada kalması beni düşkırıklığına uğrattı. Siyah süt'ün Doğan Yayıncılık'tan çıkmasından hiç hoşlanmamıştım, Aşk'ın da Doğan Yayıncılık olması beni iki kat üzmüştür. Kapak tasarımını, pembe rengin iticiliğinin kitabın konusuna olan tezatını, kapakta olan kötü kalp şeklini Elif Şafak'a nasıl layık gördüklerini anlamak mümkün değil. Ayrıca yazım hataları da vardır bir kaç yerde.

Son olarak sevdiklerime Şems'ten şu mesajı vermek istiyorum;

"Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milad demektir. Şayet 'aşktan önce' ve 'aşktan sonra' aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir."

5 yorum:

rahsan dedi ki...

artık okumak gerek, nitekim her blogda elif şafak, aşk, siyah süt!

Vladimir dedi ki...

Bu yazıyı okuyup da kitabı okumadan durabilecek kimse var mı şu blog aleminde merak ediyorum. Bu gün bu kitap ediniliyor.

Sondaki alıntı çok etkileyici. Ne kadar her şeyin özeti ve ne kadar zor bir cümle. Bu cümleyi yazabilecek hale gelen insanın o ana kadar yaşadığı değişimleri, değişimleri farketmesini ve cümleye dökebilmesini takdirle karşılıyorum.

♥Raspberrypie dedi ki...

Okurken hic bitmesini istemedigim nadir kitaplardan biri oldu benim icin. Sana da aynı sey oldu mu bilmem ama okurken insana huzur veriyor.

Malla dedi ki...

ben de de var bu kitap ilk fırsatta okucam

cinar dedi ki...

çok çok beğendim bu kitabı. yolculuk için hediye edilmişti bana. yolculukta okuyamadım. ama eve gelince elime ilk olarak bu kitabı aldım, iki gün sonra da kapağını kapattım. gerçekten çok etkileyiciydi.