10 Mayıs 2011 Salı

Şarkını Söylediğin Zaman



Bir aşk ne kadar yoğun yaşanır erkeğin kalbinde? Bir erkek duyduğu aşktan ne bekler? Sahip olmadığı kadına duyduğu ağdalı tutkunun devam etmesinin sebebi nedir? İnci Aral aksi cinsinin aşkını onun dilinden nasıl böylesi sürükleyici anlatabilir? Yazarın soluksuz okuduğum tek romanı “Şarkını söylediğin zaman” adıma imzalanmış şekilde gelmesiyle beni çok heyecanlandırdı.



• Spoiler
Cihan isimli bir erkek.
Ayşe isimli bir kadın.

20 yıl önce doğan Ayşe ve o anda 20 yaşında olan Cihan.
Bir kız daha var adı Deniz. Cihan ile Ayşe’yi birbirlerine bağlayan geçmişin soluğu, şimdinin hayaleti, şahane kadın.

Ortak payda.
Cihan, Deniz’i; “Yüzü dünyama umulmadık biçimde katılmış en güzel dalgınlıktı.” diyerek tanımlar.
Türkiye’nin karışık olduğu yıllarda okulda tanır Cihan Deniz’i. 1977 yılı... Cihan için girdaba kapılmadan önceki okuldaki son senesi. Ateşli bir solcu olan Deniz’i piyanonun önünde gördüğü gün aşık olur ona. Sebebi budur onu koruyup kollamak istemesinin. Deniz’in ise ondan ne beklediği belirsizdir. Birlikte muhteşem bir dostlukları vardır görünürde. Bu dostluğun altında ise Cihan’ın aşkı ve Deniz’in sınırlarda olan hayatı saklıdır.
Yıllar yıllar sonra Cihan yurtdışından döndüğünde bir arkadaş toplantısında Ayşe ile tanışır. Aşık olurlar ilk görüşte birbirlerine. Deniz gibidir. Aynı onun gibidir. Bir gün eski defterlerini açar ve Deniz için yazdıklarını okumaya başlar ...... O okur ben dinlerim... Bir erkek bu şekilde yazar mı ki diye de düşünürüm.

Delice hoşlandım bu kitaptan. Çok severek okudum. Mutlaka tavsiye ediyorum.
Not: Deniz’in Bordeline olma olasılığı pak fazla sanki =)
Not2: Kitabın kapağı bir harika... Harika... Çok harika hem de...

Hiç yorum yok: