26 Nisan 2011 Salı

Üç Aynalı Kırk Oda



* Spoiler
"Alice harikalar diyarında" kitabın ilk öyküsüdür. Teksas'ın küçük bir yerleşkesinde doğup büyüyen Alice 18 yaşında hayatına başka bir yerde devam etmek ister ve evden kaçar. Onu eve bağlayan ne muhteşem bir anneye ne de babaya sahiptir. Annesi Köpek surat ve alkolik babası artık ona sıkıntı vermektedir. Otobüse bindiğinde bir daha geri dönmek aklında yoktur. Öykü Alice ile Adam'ın sıradışı aşkını anlatır. Bu aşka ise; Alice'in bulaşıkçılıktan, porno film oyunculuğuna oradan sahnelere ve sinema dünyasına kadar olan geniş bir meslek yelpazesi vardır. Sonunda Alice çok ünlü olur. Ünü ülkeden kıtaya, kıtadan dünyaya, dünyadan diğer gezegenlere kadar ulaşır. Verdiği bir büyük konser akşamı uzay gemisi tarafından sabote edilir. Alice olan aşkını dizginleyemeyen Adam kaptanı olduğu uzay aracına atladığı gibi Alice gelir. Tüm seyircilerin ve kameraların önünde onu gemisine doğru çeker ve Alice'i kaçırır.
İlk Dünya deneyimini Türkiye diye bir ülkenin Harran civarında tecrübe eden Adam aşıkların kavuşamaması halinde "kız kaçırma" geleneğini gezegenler arası uygulayan ilk ve son (?) androiddir. Öykü, bundan sonra bir Bilim Kurgu - Aşk örneği olarak devam eder.



Mungan, Adam'ın gezegenini öylesine güzel ve hayali anlatmış ki insanı meraklandırıyor, kişi oraya gitmeye heves ediyor. Hele hele dünya hakkında en başından beri (pramitler, dinazorlar, bigbang vs.) yaşanmış olaylar hakkında öğrenebileceği bilgilerin yaratacağı şaşkınlık için bile kaçırılası geliyor insanın.


*

"Aynalı Pastane"'nin parmaklarından rakamlar dökülen kasiyer kızı Aliye ile aseksüel bir pezevenk olan Muştik'in hikayesidir. "Zaman"dır hikayenin teması aslında. Karşısında kocaman bir ayna, parmaklarında çatlamış oje ve dökülen rakamlar, bir çok değişik insan, tanıdığı fakat onlar tarafından tanınmadığı. Onlarla iletişim kurmak yerine, insanları izlemeyi tercih eden bir kasiyer kız. Parfömdür en sevdiği şey kızın. Gider parfömcüye bir gün, elindeki boş şişeye orta halli bir koku dolduracaktır. Pahalı, özel kokudur aslında canı ceken. Göz açıp kapayıncaya kadar çalar bir pahalı parfüm. Yakalanır. Muştik kurtarır onu dükkan sahibinin elinden. Aliye ise parföm karşılığında tüm masumiyetini ve geleceğini verir. Aliye'den kaliteli bir fahişe yaratmayı aklına koyan Muştik kısa sürede amacına ulaşır. Muştik ona hayatının en şahane anlaşmasını teklif eder aynı gün. Bekareti karşılığında, bol para, erkekler tarafından sonsuz beğeni , bambaşka bir hayat. . Eskiden Beyoğlu tarafında oturan fakir bir genç kızdır. Yahudi bir aileye ait pastanede iş bulmasını sağlayan falcı ile tanıştığında aslında kaderinin sıkıcılığını biraz daha hisseder.


Falcı der; bak camdan, gördüğün evdeki insanların yanında, başlayacaksın çalışmaya
Der ki Aliye; Peki ne zaman evleneceğim?
Falcı bakar suratına; Her fal için sadece bir niyet.
Öğrenemez Aliye evlenip evlenemeyeceğini.


Hikaye bu ya; Muştik güzel bir biçimde eğitir Aliye'yi. Erkeklerin ciğerini okutur, kanını emdirir. Fahişeliğin onu zengin edeceği sözünü tutar. Aliye öykünün ilerleyen kısımlarında aranılan bir kadın olur İstanbul'da.

Aliye'nin iç dünyasını okurken dramatik bir masal değil de sanki normal bir kötü yola düşme müsameresi izliyormuş hissine kapılıyorsunuz. Çok olağan, hergün yaşanan bir durum gibi..


*
Davavekili bir babadan olma, İstanbullu bir anadan doğma Ali'nin sıradışı çocukluğudur yazarın 3. öyküsü. Okuduğum tüm çocukluk anılarından farklı ve fazla bir öyküdür. Ali'nin eşcinselliğini farkettiği küçük yaşlarından itibaren yaşadıklarını, hissettiklerini, sanrılarını, hayallerini detaylı bir biçimnde anlatır. Mardin'de doğan Ali'nin ters ve kese içinde doğması korkutur ilk aileyi.. Kalabalıktır evleri. "Uğursuz baykuş çığlıklarına" sahip halalarından başka bir de zırdeli dedesi vardır evde. Ali'nin izlenimleri hep dedesine yöneliktir. Çok sever dedesini. Hayal gücünün kuvveti de buradan gelir zaten. (Şizofren bir çocuktur Ali bana göre) Kitapta, Ali kendini bilmeye başladığı vakitten itibaren penisi ile derdi olduğunu gözleriz. Onu istemez bedeninde. zarar vermeye başlar kendisine. Doktorlar çare olamaz. Hacı hoca bulur devayı. Kurşun dökülür ve der ki kurşun; geçmiş bir yaşamı varmış Ali'nin, tutkulu bir kadımış, aşıkmış, aklı kalmış orada garibin.

Gel zaman git zaman cinselliği keşfeder Ali. Kuzenleri ile çocukça ayıp oyunlar oynarlar. Sonrasında başka başka çocuklarla da... Kelimeleri ustaca kullanabilen yazarın bu hikayesini ne kadar anlatsam da o masalsı anlatımı yakalayamayacağım. En iyisi sizler okuyun derim ben.

Hiç yorum yok: