4 Temmuz 2012 Çarşamba

Kahperengi





Hande Altaylı'nın Aşka şeytan karışır kitabından çok daha iyi olan kitabı. O kadar sürükleyiciki zamanı olan kişi bir günde bitirebilir. Kitabın ana karakterleri yanında kalabalık bir yelpazesi var. Her karakter başlı başına bir kitap olabilecek kadar dolu, zengin.

---
spoiler ---

İnsanın Recep ve ailesini gözünde canlandırması hiç zor değil. Sorumsuz, bencil ve yakışıklı bir adam Recep. Çirkin mi çirkin cahil mi cahil fakat babası zengin bir kadın kara Hatice. Paraya tav olan recep evlenir çirkin Hatice ile. Her gün onun çirinliğinden daha nefret eder Recep. bildiğin tiksinir karısından. Onun gözü komşunun karısı Ümmühan'dadır. Herşey para içindir  ama sonunda para hiç gelmez. Recep de Ümmühan'la kaçar zaten sonradan. Evde devamlı dayak vardır. Küfür vardır. Nefret vardır. Böyle bir aileye doğar Şadiye, Narin ve Mehmet. Sevilmeyen, umursanmayan 3 çocuk. Mehmet topal bir pezevenk olur sonra sonra. Şadiye ise orospusu. Bir tek Narin'dir o evden galip çıkan. Çok çekmiştir anasından, babasından, fukaralıktan. Şişko Necati'nin korkusundan okutmuşlardır Narin'i. Fakat hiçbiri görememiştir avukat olduğunu, yiyememişlerdir parasını pulunu. (meğer ölmüşler ya sobadan zehirlenip ayıptır demesi oh olsun dedim ben içimden)

Hikayenin Ege'de geçmesi iyi mi kötü mü bilemedim açıkçası. Tamam koca dayağı, fakirlik, cahillik sadece doğuda ya da iç anadolu'da olacak diye bir kural yok fakat ne bileyim ben biraz yadırgadım. Ayrıca neden hiç Ege şivesi yoktu kitapta bunu da anlayamadım.
Saygılar Hande, iyi işti.

19 Ocak 2012 Perşembe

Marilyn Venüs'ün Son Gecesi



Nazlı Eray'ın okuduğum ilk kitabı. Tanışmamız bu kitaba kısmetmiş.

Kitap bir tv programı ile başlıyor. Kahramanımız uyuyamayınca televizyonu açarak sevdiği show programını izlemeye başlıyor ve konuk olarak kanlı canlı Marilyn Monroe'nun olduğunu görüyor. Marilyn tüm muhteşemliği ve gerçekliği ile karşısında kendisine yöneltilen soruları yanıtlıyor. Tüm ülkeden mailler yağıyor programa. Herkes gerçekten de intihar mı ettiğini yoksa kurnazca işlenmiş bir cinayete mi kurban gittiğini öğrenmek istiyor. Kahramanımız da öyle.

Kader Ankara'da bir eve yönlendirir kahraman kişisini. Eve gittiğinde karşısında Marilyn'i görür. Meryem adıyla. Sonra her sabah o eve uğrar. Bu arada kitapta JFK ve RFK hakkında detaylı bilgi verilir. Marilyn'nin ölümü sonrasında bir çok kişiden bilgiler aktarılır. Ve kişide deli gibi araştırma isteği uyandırır.

Nazlı Eray'ın kitabının anlatımı, konu dizgisi çok zorlama olmuş bana kalırsa -ki eleştirmek asla haddim değil. Fakat olay çizgisinin defalarca ve defalarca tekrarlanması, karakterin heyecansız yapısı. Taksi Şoförünü heyecan konusunda dışarıda bırakıyorum tabi. Seni Seviyorum pastanesinde geçen diyologlar, klon olduğunu idaa eden prof. çok açıkta kalmış karakterler ve mekanlardı. Meryem'e aşık olan genç ise kitapta olmasına gerek olmayan bir karakter. Yazar gerçek olayların üzerinden bir hikaye oluşturmuş fakat gerçekten de basit kalmış bir hikaye.

Peki bu kitap bana ne kattı? Hemen söyleyeyim; JKF (1991) gibi şahane bir filmi izlememe neden oldu. Norma Jeane Baker'ın Marilyn Monroe olma yolunda ilerlediği şahane biyogrofilerine sahip olmamı sağladı. Bu sebeple her zaman hatırlayacağım bir kitaptır.

Kitabın fantastik olduğunu söylemiş miydim?